Ben olsam ne yapardim - Bali ve Singapore

Ben olsam ne yapardim serisinin Bali bolumunu Haziran ayinda yazmak aslinda biraz da gec kaldigimin bir gostergesi . Bazilari coktan valizlerini toparladi ve yola ciktilar bile ama bundan sonra gidecekler icin mutlaka iyi bir kaynak olacagini bildigim icin yine de yazmayi tercih ettim .


Balayı için ideal gibi gözüken Bali’yi sadece bu alanla sınırlamamak lazım. Bir tatilde aradığınız birçok şeyi, coğrafi bakımdan küçük ama hayatınıza katacağı güzellikler anlamında oldukça önemli olan Bali’de bulabilirsiniz.

‘Bali’ denildiği zaman çoğumuzun ilk aklına gelen lüks oteller, aromatik masajlar ve Spa keyfi, olağanüstü sahiller, kokteyller ve egzotik bir tatildir. Benim için daha çok otantik ve mistik düşünceler çağrıştırıyor. Ülke geneli Müslüman olmasına rağmen, Bali’de Hindu dini, inanışları ve yaşam tarzı çok etkilidir. Adanın her yerinde tapınak ve her gün düzenlenen ayrı bir festival/dini etkinlik görebilirsiniz.

Bu etkinliklerin birinde mutlaka rastlayacağınız ünlü Kecak Dansı kimilerine çok sıkıcı gelse de yüzyıllara dayanan felsefesi çok etkileyicidir. Bu düşünce biçimi aynı zamanda mutfaklarında, yaşam alanlarında ve evlerin dekorasyonunda da görülür. Hatta kişilik olarak biraz tembel ve miskin olmalarının altında yatan sır da budur.

BALI NE ZAMAN GEZILIR ?

Bu sorunun cevabi aslinda cok net verilememektedir . Cunku Bali , tropikal bir iklime sahip bir adadir ve ekvator cizgisinin yaklasik 6 derece guneyinde yer alir . Bu sebepten dolayi 4 mevsim yasanmadigindan , yagisli yada islak  mevsim ile kuru mevsim olarak yili ikiye bolebiliriz  . Yagisli donem Eylul ile Subat aylari arasinda olup kalan 6 ay kuru donemdir .

Yagisli donemde yagmur yagisi genelde ogleden sonra / aksam uzeri yarim ila bir saat arasinda araliksiz bir yagmur olarak yagar ve sonrasinda hava acar ve sakin gunesli bir hal alir .

Kuru donemde ise hava sicakligi birkac derece daha yuksektir ve genelde yagis hic gorulmez .

Cografi konumu geregi adada gunes her sabah 6 civarinda dogar ve aksamlari 6 civarinda batar . Gunes gorunen saatler tum yil ayni zaman araliginda seyreder .

Yillik sicaklik ortalamasini asagida bulabilirsiniz

Ay
Sicaklik Araligi
( C )
Nem Orani
Ocak
17 - 30
75%
Subat
17 -29
75%
Mart
17 - 29
70%
Nisan
17 - 31
65%
Mayis
18 - 31
65%
Haziran
19 - 31
60%
Temmuz
21 - 31
55%
Agustos
22 - 32
55%
Eylul
21 - 32
60%
Ekim
20 - 32
65%
Kasim
19 - 31
65%
Aralik
18 - 31
70%






Adanın ünlü Kecak Dansı


NASIL GİDİLİR?
Bali’ye İstanbul’dan birkaç şekilde ulaşılabilirsiniz. Bana kalırsa Singapur Hava Yolları tercih edilebilir çünkü uzun tatillerin dönüşünde, son geceyi de Singapur’da geçirip biraz alışveriş yapmak, yiyip içmek, belki biraz da Universal Stüdyoları ya da yeni açılan ünlü Marina Bay Sands Oteli’nin kumarhanesinde şansınızı denemek için fırsatınız olacaktır.
Bunun dışında Türk Hava Yolları’nın Jakarta seferiyle Endonezya’ya gidip buradan aktarma ile Bali’ye geçebilirsiniz.
Endonezya, ülkemiz vatandaşlarından vize talep ediyor ancak 25 USD karşılığı Endonezya’ya varış noktanızda pasaport polisinden satın alabiliyorsunuz.
Bali’ye vardıktan sonra, seyahat acenteniz kanalıyla rezerve ettiğiniz transfer sizi havalimanında karşılayıp otelinize bırakabilir.

NEREDE KALINIR?
Bali oteller cennetidir. En ünlü zincirlerden en basit pansiyonlara kadar her türlü konaklama imkânı mevcuttur. Eğer ilk gidişiniz ise ve tek başınıza dolaşmak sizi birazcık ürkütüyorsa, Nusa Dua bölgesinde kalmanızı öneririm. Burası, birden fazla otelin yan yana bulunduğu, sahil bölgesine giriş ve çıkışların belli kontrol noktalarından geçerek yapıldığı, kimi zamanlarda otel kartınızı göstererek giriş yapmanız gereken farklı tarzda restoran ve otantik ürünler satan mağazaların bulunduğu turistik bir bölgedir. 

Nusa Dua Sahili
Türk ziyaretçiler konaklama için genellikle eski Hilton Bali, şimdiki adıyla Ayodya Resort Otel’i tercih ederler. Bu bölgedeki oteller benzer mimariye sahip olup, geniş ve açık lobileri, büyük odalar ve güler yüzlü personeli ile herkese mutlu bir tatil yaşatırlar. Bu bölgede daha çok deniz tatiline gidenler ya da çocukları ile seyahat edenler konaklar.
Eğer Nusa Dua bölgesi size turistik geliyorsa ve daha lüks mekânlar peşindeyseniz, Bulgari Otel, Four Seasons, Ritz ya da Intercontinental Otel’i tercih edebilirsiniz.

 
Bulgari Otel
Benim önerim, bazı turistik mekânlara uzak olsa da kesinlikle Seminyak tarafı olacaktır. Kendine has bir tarzı bulunan bu bölge, yerel ve yabancı tasarım mağazaları, restoranları, Nusa Dua ya da Kuta bölgeleri gibi üst üste olmayan otelleri ile daha rafine lezzetler peşinde koşanlar için ideal bir seçimdir.


Seminyak’ta yer alan bir resort’un sahili
Ben Olsam Böyle Gezerdim
Bali kültürünü anlamak ve buradaki hayatın içine girebilmek için birkaç farklı tur önerim olacak. Ne dersiniz, gezmeye başlayalım mı?
Bali’de yerel halk ulaşım için motosikleti tercih ediyor. Kendine güvenenlerdenseniz kesinlikle motor kiralamanızı tavsiye ederim. Adada yollar gidiş ve dönüş ve asfalt olarak yapılmış ancak birçok kavşak ya da dört yol ağzında yönlendirme tabelaları anlaşılmıyor. Bu yüzden mutlaka detaylı bir harita ya da GPS cihazı gerekiyor. Araç kiralamak da diğer bir alternatif, ancak yol bulmak için aynı şartlar geçerli olacaktır.
Ada, pirinç tarlaları ve taraçaların yanı sıra birçok değişik tropikal meyvenin de cenneti. Bunlardan bazıları ‘Rambutan’, ‘Mango Steen’, ‘Papaya’, ananas, ‘Salak’, ‘Lychee’, ‘Durian’ olarak sıralanabilir. Bu meyvelerin arasında muzu saymıyoruz bile. Hâlbuki adada hevenkler dolusu muza rastlamak son derece normal bir şey.

Bali’nin egzotik meyveleri

Bence tropikal meyvelerin içinden, rambutan, salak ve durian mutlaka denenmesi gereken lezzetlerdir. Durian, koku itibari ile biraz ağır olması sebebiyle otellere giremeyebilir ancak yerel bir marketten satın alıp denemenizi tavsiye ediyorum.

1. Gün-  Kendinizi Bu Egzotik Adanın Kollarına Bırakın
Seyahatinize Singapur Havayolları ile başladığınızı varsayarsak, ilk geceniz uçakta geçecektir ve akabinde Singapur’dan yapacağınız aktarmadan sonra Denpasar bağlantılı uçağınız ile Bali’ye varacaksınız. Varış saatinize göre önerim, denize girmek ve güneşlenmek olacak. Kendinizi egzotik bir adada hissetmek ve otelin plajı ya da havuzunda güneşlenmek için iyi bir fırsat. Unutmayın; bizim çok alışkın olmadığımız gel git olayı, bu ülkelerde son derece sık görülen, hatta hayatın içinde olan coğrafik bir harekettir. Genellikle otel plajlarında güneşin doğuş ve batış saati, su sıcaklığı, gel git saatleri belirtilir. Eğer yazmıyorsa da bu bilgileri resepsiyondan rahatlıkla alabilirsiniz. Deniz öğle saatlerine doğru 100–150 metre kadar geri çekilebilmekte ve akşamüzeri yeniden geri gelmektedir.
İlk aksam yemeğiniz için Sip Wine Bar Restorant’ı öneririm.
Bu mekân, Endonezya etkileri ile sunum yapan bir Fransız bistro-şarap barı. Fransız etkileşimi çok olan bir mutfağı olsa da uluslararası mutfaktan da oldukça fazla lezzete sahip. Bu mekânın sahibi olan Christian Vannequé, aslında ünlü bir şarap tadımcısı. Fransa’nın en ünlü kavlarından biri olan ve günümüzde 500.000 şişenin üzerinde şaraba sahip olan ParisdekiLa TourD’argentRestaurant’da, 20’li yaşlarında baş Sommelier (Şarap tadımcısı) olmuş ve 14 kişilik tadım ekibini birkaç yıl yönetmiş. Eğer iyi şarap içmek ve bunu içerken de lezzetin yanı sıra şarabın da hikâyesinden bir şeyler almak isterseniz işte size muhteşem bir şarap mekânı. Her ay belli şaraplarda promosyonlar yapıp misafirlerine kaliteli ve az bulunan şarapları da tattırmayı hedeflemişler. Yemeğinizi sipariş verirken mutlaka uygun şarabı da sorun derim. Ben olsam öyle yapardım :)
Sip Wine Bar
Bu mekândaki önerilerim; soğuk başlangıç olarak, bizim canavarı ile tanıdığımız Tasmanya’nın füme somunundan yapılmış, hafif Rus mutfağının etkilerini taşıyan Smoked Salmon ‘A la Royale ve bir shot soğuk vodka. Arzu edenler ve tadına bakmak isteyenler ise; orijinal tarif ile hazırlanan Sezar Salatasını deneyebilirler.
Sezar Salatası ilk olarak İtalyan asıllı bir Meksikalı olan Caesar Cardini tarafından San Diego’daki restoranında 4 Temmuz 1924 tarihinde yapılmıştır. Cardini bunu, çok fazla malzemesinin kalmadığı bir gün, elinde olan tüm malzemeleri karıştırarak hazırladığı bir tarifle yapmıştır. Günümüzde şefin yemeği, şefin salatası gibi birçok yemeğin kökeni aslında aynı prensip olup bir nevi elde ne varsa mantığına dayanmaktadır. Orijinal tarifinde hamsi parçaları (bu hafif ve tuzlu hamsi tadı normalde Worcestershire sosu eklenerek verilmişti) ve bacon parçaları içermemektedir.
Sıcak başlangıç isteyenler, salyangoz ya da Akdeniz balık çorbası deneyebilirler. Bu kadar ünlü bir Sommelier’nin sahibi olduğu mekânda Fransız usulü salyangozu gönül rahatlığı ile tadabilirsiniz. Maydanoz, sarımsak ve tereyağı ile pişirilmiş bu salyangozlar tabiri caizse lokum gibi yumuşak ve lezzetlidir.
Ana yemeklere gelince, burada seçim sizin. Ben olsam portakallı ördek (ki bu yemek Christian’ın 10 yıl çalıştığı Parisdeki La Tour D’Argent’ın spesiyalitesidir) veya muhteşem Tournedos Rossini’yi seçerdim. Menüde yer alan Steak Tartare kulağa hoş gelse de masaya gelen baharatların yumurta ve çiğ dana kıyması olduğunu hatırlatmakta fayda var. Lezzet olarak henüz ızgara edilmemiş bir köfteye benzer. Çocukluğunuzda annenizin köftesinden çiğ haliyle tattıysanız size harika bir nostalji olacaktır.
2008’de açılan bu mekânda, içeride 45 dışarıda ise 25 kişilik yer vardır. En son siparişin 22.30’da alındığı bu mekân, akşam servisine 17.30’da başlamaktadır. Bali’de akşam yemeklerinin erken saatte yendiğini bir kere daha hatırlatmakta fayda var.
2. Gün- Bali Masajı Sonrası Tapınakta Güneşin Batışını İzleme Keyfi
Bali’deki ikinci gününüzde güneşin batışına doğru, denizin üzerine inşa edilmiş bir tapınak olan ‘Tanah Lot’u mutlaka ziyaret etmelisiniz. Sabah kahvaltısından sonra biraz dinlenin, gidip bir Bali masajı yaptırın, hem saat farkını hem de yol yorgunluğunu üzerinizden atmış olun ve adayı dinç olarak gezmeye hazır hissedin.
 
Tanah Lot Tapınağı
Adanın Ubud haricindeki diğer yerlerinde, küçük ve hijyenik olmayan mekanlarda birçok masaj salonu olmasına karsın, hem kendi konforunuz hem de ulaşımı göz önünde bulundurarak (ulaşımın Bali adasında ciddi bir zaman kaybı yarattığını sakın unutmayın) masajınızı mutlaka otelinizin Spa bölümünde yaptırın. Bu hizmet her zaman dışarıdakilere göre pahalı olacaktır. Ayrıca masajı yapana 3–5 USD arası bahşiş verilmesi uygundur.


Sonrasında rehberiniz ile Tanah Lot’a gidip burayı gezmek keyifli olacaktır. Tanah Lot, deniz üzerine inşa edilmiş bir taş tapınak. Bali dilindeki anlamı “Denizin içindeki kara”. Yerli halkın hacı olmak için geldiği kutsal bir mekân iken turistler açısından mutlaka fotoğrafı çekilmesi gereken turistik bir yer. Tapınağa giden yol üzerinde onlarca hediyelik eşya satıcısı göreceksiniz.
İkinci akşam için size önerim Jimbaran sahilindeki balık restoranlarından biri olacaktır. Bu sahil, gündüzleri insanların denize girdiği, akşamları da mum ışıkları altında masaların yan yana dizilip yerli çalgıcıların masanızı ziyaret ettiği bir mekândır. Oldukça turistik gibi durmasına karşın çok lezzetli deniz mahsulü ve Uzakdoğu tatları bulabileceğiniz bir yerdir. Neredeyse tüm restoranlar aynı hizmeti ve menüyü sundukları için özellikle bir tanesini öneremiyorum.
Jimbaran Sahil/Restaurant
Bu restoranlarda eğer fiks menü alırsanız, önce balık çorbası ardından deniz mahsulleri tabağı sonrasında da meyve tabağı sipariş edebilirsiniz. Eğer deniz mahsulleri tabağınızı ıstakozlu alırsanız kişi başı yaklaşık 45 Euro, ıstakozsuz alırsanız da yaklaşık 25 Euro para ödemeniz gerekiyor. İçkiler ayrıca hesaplanıyor.
3. Gün- Kintamani Yanardağı Turu ve Bumbu Bali Restoranda Yemek Şöleni
Üçüncü günün sabahı kahvaltı sonrasında bence yapılması gereken gezi Kintamani Yanardağı turudur. Yani ben olsam öyle yapardım. Sahil şeridinden ayrılıp gerçek Bali’yi keşfetmek için en iyi fırsatlardan biri olan bu turu sakın kaçırmayın.

Kintamani Yanardağı
Önce, UNESCO tarafından Endonezya’nın milli kültürü olarak onaylanmış Batik el işçiliğinin yapıldığı atölye geziliyor. Batik isçiliği, Bali’nin en önemli gelir kaynaklarından biri olup, ürünler Uzakdoğu pazarlarında önemli yer edinmiş.
Ardından gümüş el sanatları ile meşhur Celuk Köyü ve ahşap oymacılığı ile ünlü Mas Köyü ziyaret ediliyor. Özellikle ahşap işlerine meraklıysanız burada göreceğiniz oyma isçiliği size hayatınız boyunca unutamayacağınız anılar bırakacak. Genellikle tik ağacının kullanıldığı bu atölyelerde, hem ham malzemenin hem de el isçiliğinin ne kadar ucuz olduğunu görüp aynı ürünlerin ülkemizde ne kadar pahalıya satıldığını görünce hayret edeceksiniz. Ülkemizde, Uzakdoğu felsefesinde çok önemli bir yeri olan ejderha figürlerini çok önemsemesek de, birçok ahşap ev eşyasını almak için çok iyi bir fırsat olduğunu kesinlikle unutmamalısınız. Burada üretilen ürünler tüm dünyaya ücret karşılığı kargolanıyor. Tutarı alışveriş esnasında öğrenebilirsiniz.
Bu ziyaret sonrasında Kintamani bölgesinde, Volkanik Batur Dağı ve gölü manzarası eşliğinde öğlen yemeği yeniliyor. Günümüzde aktif volkanlar arasında sayılan dağın belli dönemlerde kraterinden sadece duman çıkıyor. Yemek genellikle açık büfe şeklinde, yanardağı karşıdan gören bir mekânda veriliyor. Renkler ve kokular sizi tatmin etse de, lezzet açısından oldukça sıradan bir mekân sayılabilir.
Dönüşte Bali’ye özgü tropikal meyvelerin ve baharatların yetiştirildiği botanik bahçeleri gezintisi yapılıyor. Bu bahçelerde yerel tatları barındıran çeşitli çaylar ve Luwak Kahvesi’ni tadabilirsiniz. Geleneksel bir Bali evi ziyareti sonrasında otele dönüş yapılıyor.

Bali botanik bahçeleri
Akşam yemeği için size önerim Bumbu Bali Restaurant olacak. Hafta içerisinde Bali mutfağına ait yemek kurslarının da düzenlendiği bu mekânda, yemek çok keyiflidir ancak kesinlikle öncesinde rezervasyon yapmanız gerek. Mekânın İsviçreli sahibi Heinz von Holzen otantik Bali mutfağını, restoran, konaklama, Tanjung Benoa sahilindeki günlük yemek kursları ve profesyonel ahçılık okulu ile küçük bir lezzet imparatorluğuna çevirmiş. Bumbu Bali’de akşam yemekleri, satay ızgara, salatalar, muz yaprağına sarılmış etler ve muhteşem deniz mahsulleri ile bir şölen gibidir. Saz yaprakları ile örülmüş çatı ve tipik köy ortamı yaratılmış bahçesi ile son derece otantik olan Bumbu Bali, adanın lezzet köselerinden biridir.



Çarşamba ve cuma akşamları saat 20.00 itibari ile Bali kültüründen canlı performanslar da izleyebilirsiniz.

Rifsttafel, Hollanda sömürgeciliği döneminde Bali mutfağına girmiş bir kelimedir. Sömürgeciler, Endonezya’da çok rahat ve aristokrat bir hayat sürmekteydiler. Evlerinde hayatı kolaylaştıran ve hizmet eden birçok insan barındırıyorlardı. Yemek kültürü, Hollandalı ya da yerel halk için aynı idi. Bu kültürel etkileşim kolonicileri etkiledi ve Hollanda dilinde pirinç/pilav masası anlamına gelen Rifsttafel kelimesi böylece ortaya çıktı. Avrupa’da yemeklerin tabaklarda yenmesine karşılık, bu ülkede büyük bir pirinç tenceresi içinde, etrafında buharda pişirilmiş çeşitli et, sebze ve deniz mahsulleri ile yeniyor. Bumbu Bali, bu deneyimi yaşamanız için en ideal mekânlardan biri.

4. Gün- Ayung Nehri’nde Rafting ve Güneydoğu Asya Filleri Üzerinde Safari
Dördüncü gününüzde tam günlük öğle yemekli Rafting Turuna gitmenizi önereceğim. Araç ile yaklaşık 1,5 saat kadar süren yolculuk sonrasında,  9 kmuzunluğunda ve yaklaşık 1,5 saat süren Ayung Nehri parkurunda rafting yapmak bambaşka bir deneyim.
Öncelikle, eşyalarınızı su geçirmeyen çantaların içine koyacaksınız. Kasklarınızı takıp can yeleklerinizi giydikten sonra, küreklerinizle birlikte rafting teknenize gidecek, tekneye yön verecek kaptan/rehberiniz ile birlikte, kısa bir bilgilendirme sonrası rafting yapmaya başlayacaksınız. Büyüleyici doğal güzelliği olan Ubud Ormanlarını Ayung Nehri eteklerinden seyretmenin keyfi büyüktür. Raftingin ortalarında şelalede mola verip yüzebilirsiniz. Rafting’in ardından açık büfe öğlen yemeğinizi genellikle yerel mekânlarda verirler. Bu tip restoranlarda lezzet peşinde koşmamanızı öneririm.



Artık Bali’deki doğal cennet Ubud bölgesindesiniz. Burası Bali masajının cennetidir. Spa hizmeti veren otellerde önceden rezervasyon yaptırabilir, açık havada pirinç tarlaları içinde ya da Ayung nehrine yukarıdan bakan bir verandada masaj yaptırabilirsiniz.

Eğer masaj size çok bir şey ifade etmediyse, bugüne Elephant Safari Park’ı ekleyip fil üzerinde 15–20 dakika safari yapabilirsiniz. Sonrasında filleri besleyebilir, şovları izleyebilir ve buradaki hediyelik eşya dükkânından hem bölgeyi hem parkı anlatan kitap, dvd vs alabilirsiniz. Buradaki dükkânda, aynı zamanda parkın yavru filinin doğumunu anlatan videolar da satılmaktadır. Unutmayın ki, Güneydoğu Asya filleri Afrika fillerine göre daha küçüktürler. Filler en fazla bambuyu sever ve günde yaklaşık 250 kg kadar tüketebilirler. Safari parkı çektiğiniz fotoğraflarla anılarınızda sürekli taze kalacaktır.



Akşam yemeğinizi Metis Restoran’da almanızı öneririm. Lezzet senfonisine hoşgeldiniz ! Bali’nin keyifli pirinç tarlalarına bakan mekân benim favorilerimden.
Kafe Warisan’ın eski şefi Nicolas ‘Doudou’ Tourneville, Metis’e mutfak sanatlarındaki efsanevi kabiliyetini ve sanatçılığını, mükemmel Fransız-Akdeniz kombinasyonuyla getirdi diye düşünüyorum. Beş duyuya da hitap eden ender mekânlardan biri olan Metis, gerçekten de lezzetlerin birbiriyle dansı gibidir.
Mekân sadece restoranla sınırlı olmayıp çok şık bir barı da mevcut. Her Cuma saat 17.30- 20.00 arası muhteşem kokteylleri ve bunlara eşlik eden ücretsiz tapasları tatmak için Aperochic/Sunset Experience’a da gitmenizi öneririm. Ne de olsa hafta sonu başlıyor ve iyi karşılamak lazım :) )
Başlangıçlardan iki önerim olacak. İlki, Warm Grilled Fresh Scallops. Light Tobiko and Citrus Sauce, yani tobiko ve limon sosu ile lezzetlendirilmiş ızgara deniztarağı. Ya da kokteyller sonrası ağzımızın tadı değişsin ve geceye pişmemiş lezzetli bir aperatif ile başlayalım diyenlere önereceğim Trio of Tartare.
Çorba içmek istiyorsanız ve yeni lezzetlere açıksanız size önerim Mantar çorbası (Cêpes Cappuccino Mushroom Soup) olacaktır. Truffle yağı ile lezzetlendirilen bu çorba benim en beğendiklerim arasında yer alır.

 Metis Bali Restaurant
Eğer çorba istemiyorsanız, garanticiyseniz ve bu yüzden makarna tercih edenlerdenseniz; ya yengeçli risotto ya da deniz mahsüllü linguini (Shitake Ravioli, White Truffle Oil) denemelisiniz.
Ana yemeklerde muhteşem etler sunan bu mekânda, ya ortaya gelen 2–3 kişilik Avustralya Dana Pirzolasını (dikkat edin, 2 kişiye 1,2 kg et getiriyorlar) ya da Grilled Australian Lamb Rack-muhteşem bir kuzu bacağı veya Confit ördek bacağını önereceğim. Bu mekân Confit sosunu adada en iyi yapanlardan biridir.

5. Gün- Kecak Dansıyla Tanışma
Beşinci gününüzde en doğrusu tam gün denize girmek, konaklama yaptığınız otelin restoranında öğle vakti yerel birkaç lezzetin tadına bakmak ve güneşlenmek olacak.
Adada birçok yerde Kecak Dans performansı sergileniyor. Eğer otelinizde bu şov yapılmıyorsa resepsiyondan Uluwatu’da sergilenen dans için yer ayırtabilirsiniz. Saat 16.00’da otelden alınmanızla başlayacak tur, ortalama yarım saatlik bir yolculuk sonunda Uluwatu bölgesine varılması ile devam eder. Belinize Mayala Peştemalini (Sarong) sardıktan sonra Uluwatu’ya giriş yapıyorsunuz. Tapınağın kalbine gelmeden önce maymun ormanı içerisinden geçerek maymunların sizden yemek kapma yarışına tanık olacaksınız. Tapınağın içine girdikten sonra ise ihtişamlı Hint Okyanusunu ve70 metre yükseklikten adeta ağır çekim ile kıyıya yaklaşan okyanus dalgalarını izlemekten büyük keyif alacaksınız. Saat 18.00’de Keçak Dansını gün batımı ile birlikte izleyebilirsiniz.



Bu akşam için önerim Seminyak’a çok yakın olan Petitenget bölgesinde yer alan Sardine Restaurant. Bambu ağaçlarından yapılmış muhteşem bir mimari yapıya sahip olan bu restoranda, küçük göletler ve gerçek bambu ağaçlarıyla çevrelenmiş uçsuz bucaksız pirinç tarlalarına karşı muhteşem lezzetler tadabilirsiniz. Hatta siz yemeğinizi zevkle kaşıklarken, başınızı kaldırdığınızda tarlada çalışan yerli bir kadınla göz göze gelebilirsiniz. Yemeğinizin masanıza gelmeden önce hangi aşamalardan geçtiğini birebir görme şansınız var. Daha ne olsun!
Restoran şeflerinin Jimbaran’daki yerli balıkçılarla kurduğu dostluklar sayesinde, her gün en taze balıklara, çiftliklerde yetiştirilen sebze ve meyvelere ulaşabildiklerini de söyledikten sonra, her şeyin organik olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yok sanıyorum.


6. Gün- Singapur’u Geziyoruz
Altıncı gününüzde, sabah ya da akşam saatlerinde bir uçakla Singapur’a geçmenizi öneririm. Zira gününüzü kazanmak adına ya Bali’de kalıp deniz güneş bölümünü tamamlamak (sonuç olarak egzotik bir adaya güneş tatiline geldiniz) ya da erkenden ayrılıp günü Singapur’da kazanmak mantıklı olur.
Ben sabah saatlerini tercih ettiğimden erkenden otelinizden ayrılıp en geç 12 civarında Singapur’a varmış olmanızı öneririm. Bu uçuş yaklaşık 3 saat sürüyor. Singapur’a varışınıza istinaden rahatlıkla otelinize check-in yapabilirsiniz. Hatırlatmakta fayda var: Singapur Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Sadece Singapur’u terk edeceğiniz tarih itibarıyla 6 ay geçerli pasaportunuzun olması yeterli.
Singapur’da alışveriş yapacaksanız, Orchard Road üzerinde ya da yakınında kalmak avantajlıdır. Eğer alışveriş Singapur ziyaretinizin önemli bir parçası değilse, Mandarin Oriental veya Raffles Hotel gibi yerleri öneriyorum. Orchard Road üzerindeyseniz Hilton Singapur ideal bir seçenek olabilir. Ayrıca, St. Regis Otel de hizmet açısından son derece iddialıdır.
Bence Singapur’u gezmek için özel bir rehber ve 2 gün kalmanız yeterli olur. Afyon savaşları dönemi ve sonrasında oluşan İngiliz kolonileri, Sir Raffles’in adayı keşfi ve yerleşmesi, buralardaki hayatın hızla değişime uğraması, Britanya ve İngiliz kültürünün adanın yöneticisi olmasının hikâyeleri gerçekten çok ilginçtir.
Şehir turunda Çin Mahallesi ve Wet Market mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Genellikle seyahat acenteleri Çin mahallesine götürüp Hindu tapınağının önünde serbest bıraksa da, siz mutlaka rehberinize Wet Market’i göstermesini rica edin. Özellikle sabah saatlerinde daha keyifli olan bu çok katlı mekân, sebze meyve tezgâhlarında Uzakdoğu esintilerini yaşamak için çok keyifli bir yer. Üst katlarında ise, dünyada son dönemde çok popüler olan Street Food’un bir nevi cennetine düşmüş olacaksınız. Kesinlikle görmek ve hatta denemek gerek. Aman karnınız doymasın zira muhteşem bir Dim Sum lezzeti birazdan geliyor.
 
Wet Market
Yum cha, Çin mahallesi içinde çok otantik bir Dim Sum restoranıdır. Hem Singapur’daki Çin mahallesini biraz daha iyi yaşamak hem de sokakları gezerken kolonyal tarzda yapılmış bu binalardan birinin içine girmek bence çok keyifli. Menüsü zengin dim sumları ile Yum cha da bunlardan biridir. Ne yiyeceğiniz konusunda size mutlaka yardım ederler. Tatoi eksi sos, soya sosu ve sirkeli sos bu lezzetlere lezzet katıyor. Etli ya da deniz mahsullü olanlar gerçekten muhteşem. Özellikle karidesli ve etli olanı, içinde bulunan et suyu sebebiyle tek lokmada yemeniz gerekiyor aksi takdirde su etrafa sıçrar, aman dikkat ! Muhteşem lezzetin tanımı bunlar bence.
  
 Yum Cha’nın Dim Sum Lezzetleri
Singapur turunda mutlaka görülecek bir diğer yer ise orkide bahçeleridir. Her bir ağaç kovuğunda bu muhteşem çiçeklerin nasıl yaşadığını görmek ve ülkeyi ziyaret eden insanlar adına üretilmiş orkideleri resimlemek için harika bir fırsat. Eğer botanik ya da çiçekten hoşlanmıyorsanız boşuna gitmeyin derim çünkü Singapur tarafında zamanınız kısıtlı.
Orchard Road, adanın simgesi Aslan Merlion, Boat Quay ve Clark Quay görülmesi gereken diğer mekânlar. Denk gelirse gece şehir içinde yapılan tek F1 yarışına da bilet almanızı şiddetle öneririm.


Aslan Merlion
Tavsiye edeceğim bir diğer deneyim ise, akşam saatlerinde Raffles Otelin içinde yer alan Long Bar’a gidip Singapore Sling’ adlı içkiyi tatmanız olacak. Tadını çok beğenmesem de bu kadar ün yapmış bir kokteyl hakkında kötü konuşmamak gerekiyor, değil mi?
Bu barda yaklaşık 30 yıldır her akşam sahne alan Moodique Band son derece keyifli blues, jazz ve soft rock müzik yapıyor. Şarkıcıları Frida’nın harika bir sesi var. Bu arada otelde her gün yaklaşık 2500 adet Singapore Sling satıldığı bilgisini de vermeliyim. 
Singapur Sling
7.günün sonunda Singapur Havayolları’nın 01.50 seferiyle İstanbul’a dönüş yolculuğu başlıyor.
Turumuzun sonuna doğru size Bali mutfağını biraz daha ayrıntılı anlatmam gerektiğini hissediyorum. Ne de olsa, hiçbir yerde kolay kolay bulamayacağınız oldukça farklı lezzetleri var.

BALİ ADASI’NDA YEME-İÇME KÜLTÜRÜ

Bali Adası’nın olmazsa olmazı pirinçtir. Ada’da her yere görsel bir zenginlik katan pirinç tarlaları her masanın vazgeçilmez yemeğidir.
Nasi Goreng“, yani kızarmış pirinç anlamına gelen yemek, Bali halkının ulusal yemeğidir. Bali halkı, değişik ve özel pişirme teknikleriyle “Tanrının armağanı” olarak nitelendirdikleri yiyeceklere ayrı bir özen gösteriyor. Bali’de pirincin dışında en önemli yiyecek taze meyvelerdir.


 Nasi Goreng
Bali Adaları yemek kültürü olarak Endonezya’ya benzetilse de, yemeklerinin içine kattıkları değişik sosları ve zencefil köklerini sayesinde Endonezya mutfağından ayrışır. Özellikle, “Balinese Spice Mix” adı verilen 13 baharatın karışımı yabani zencefil, sadece Bali Adası’nda bulunduğu için, değişik aromatik tatlarla bezenmiş olan Bali yemeklerini özel kılar.
Ayrıca Bali’de, değişik bitkilerden yapılan yemeklerin tadına da bakabilirsiniz. Özellikle yemeklerde muz yaprağı gibi değişik tatlar kullanılıyor. Genel anlamda mutfak kültürlerine bakıldığında Bali yemekleri alışık olduğunuz yemeklerle aşağı yukarı aynı gibi görünebilir. En belirgin benzerlik, etli yemekleri kebap tarzında yapılıyor olmasıdır. Ancak bu benzerlik sadece şekilsel. Tadına baktığınızda değişik bir lezzetle karşı karşıya kaldığınızı hemen anlayacaksınız. Alışkın olmadığınız soslarla yapılmış olan egzotik Bali yemeklerini beğenmemeniz halinde, Kuta Plajı (Kuta Beach) ve Maymunlar Ormanı çevresinde bulabileceğiniz restoranlarda damak tadınıza uygun, alışık olduğunuz lezzetlerde yemekleri de bulabilirsiniz. Ancak yine de Bali yemeklerinin tadına bakmadan dönmeyin.

Daha fazla bilgi için bu adreslere bakmanızı öneriyorum:

Restaurantlar

Ku De Ta -www.kudeta.net
Sipwww.sip-bali.com
The Living Room -www.thelivingroom-bali.com
Sardine -www.sardinebali.com
Metis Restaurant-www.metisbali.com
Mozaic Restaurant -www.mozaic-bali.com
Sarong Restaurant -www.sarongbali.com
Bumbu Bali -www.balifoods.com

‘Peki… Yedik, içtik, gezdik ama nerede bunun eğlencesi’ diye sorduğunuzu duyabiliyorum. Adada eğlence kültürü de çok gelişmiş.

BALİ ADASI’NDA EĞLENCE KÜLTÜRÜ


Eğlence kavramınız ne olursa olsun her zevke hitap edebilecek bir yer Bali Adası.

Müziğe, dansa ve şiire çok meraklı olan yöre halkı, her bölgede ayrı bir özellik gösteren yöresel danslarıyla da gelen ziyaretçilere keyifli dakikalar yaşatabiliyor. Hinduizm inançlarına göre neredeyse her gün kutsal ilan edilmiş.

Bu kutsal festivallere örnek olarak, Galungan ve Kuningan verilebilir. Zira, tatilinizi Bali’de geçirmenizi önerdiğim bu iki ay içerisinde iki festivale de katılmanız mümkün. On gün sürecek yılın en önemli etkinliği Galungan Festivali, bu sene 29 Ağustos’ta başlıyor.  Bu festivalin kutsal anlamı, Erdemin (Dharma) Şeytana (Adharma) karşı zafer kazandığı gün olması. Bu tatilde, Hıristiyanların Noel ağacını süslemelerine benzer bir etkinlik yapılıyor. Balililer, bambu ağacından yapılan “Penjor” adlı süslemeyi evlerinin sağ tarafına asıyorlar. Bu süslemenin üzerine, taze meyve sebzeler ve çiçekler asılıyor. Bunun anlamı, şükrettikleri şeylerin hepsinin Tanrı tarafından onlara bağışlandığını bir nevi hatırlamak aslında.

 Penjor
Bu kutlu festival anısına, herkes en güzel kıyafetlerini giyiyor ve mücevherlerini takıyor. Kuningan Festivali ise, Galungan’ın 10. gününde yapılıyor. Yani Galungan’ın kapanışı denebilir. 8 Eylül’e denk gelen bu günde, ataların ruhlarını anmak için özel bir seremoni yapıyorlar. İzlemesi ilginç olabilir.


Kuningan Festivali
Bali Adası’nda yapılan bu dini kutlamalar sayesinde neredeyse hemen her gün bir karnaval havasında geçiyor.



Eğer eğlence kavramı size göre su sporları ise, tam yerindesiniz. Su altı ve su üstü sporlarının cennetindesiniz. Bali Adası’na birçok turist bu tip sportif faaliyetler için gelir. Sörf, dalış, dağcılık aklınıza gelebilecek, doğa ile iç içe olabileceğiniz her şey burada. Eğer eğlence anlayışınız; barlar, müzik ve alkollü içecekler ise, Bali Adası bu konuda da size sonsuz bir hizmet sunuyor.


Dünyaca ünlü büyük otellerin şubelerinin açılmasıyla eğlence hayatı bir hayli canlanan bu Bali’de, 24 saat süren dans, müzik ve yerel halkın rengârenk kıyafetleri ile eğlenceyi doludizgin yaşayabilirsiniz.

Eğlence, yeme-içme kültürü, egzotik sahiller, mistik tapınaklar… Bali Adası’nda yapılacak, gezilecek ve görülecek çok şey var. O zaman durmayın. Hemen yer ayırtın ve giderken mutlaka bu yazıyı yanınıza alın. 

Asla pişman olmayacaksınız.

Döndüğünüzde size başka yer tavsiyelerim de olacak

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saudi Arabian Airlines , Sky Team grubuna dahil oldu

Ben olsam ne yapardım ? Nice - Cannes / Cote d'Azur

Ben olsam ne yapardım ? Koh Samui - Bangkok